Bu kitap yeni başlayan psikoloji öğrencileri için değil, daha ziyade kognisyonun ve davranışın hücresel temelini öğrenmek isteyen, öğrenmenin nöral düzeyde hangi değişikliklerle mümkün olduğunu anlamak isteyen ve kendini hücresel nörobilimci olarak görenler için uygun olup okunmazsa olmazlardan biri.

Kandel 2. Dünya Savaşı'nın ucunu gösterdiği yıllarda 9 yaşında bir çocuk ve Viyana'dan, evinden ayrılmak zorunda kalıyor. Bütün bu yaşananları unutmamak üzere kodluyor kendisini. Büyürken önce psikanalize merak sarıyor... Aslında bu merakı halen devam ediyor diyebiliriz ama en azından bilimsel araştırmalarını unutma-bastırma etrafında değil unutmanın, daha doğrusu hatırlamanın biyolojisi etrafında yürütüyor. 

Bu serüvende ilk önce içinde yer aldığı ekip arkadaşlarından bazı yöntemler öğreniyor, onların ilham verici araştırmalarından faydalanıyor ve nihayet kendi ilkelerini geliştiriyor. Kandel deyince akla deniz yumuşakçası ve hücresel bellek mekanizmaları geliyor tabi. Bu konulardaki çalışmalarıyla büyük bilim ödülleri alıyor ama aklı hala psikanalizde bir yanıyla. Nitekim kitabın sonlarında kognitif nörobilime ilişkin de ilgi ve bilgisini aktarıyor. 

Okuması oldukça keyifli, bazen zorlaşan, ama yarısı kişisel anıların hikayeleştirilmesi olduğundan okuması keyifli hale geliyor.

Arkak kapak yazısına bakalım şimdi:

20. Yüzyılın zihin araştırmalarının geniş bir özeti niteliğinde olan kitap, Kandel’ın zihin biliminin tarihi ile belleği anlama konusundaki bireysel merakının öyküsünü de birleştiriyor. Bilişsel psikolojiyi, sinirbilimi ve moleküler biyolojiyi bir araya getiren zihin bilimi, farklı ülkelerden bilimcilerin sordukları sorular ve attıkları adımlarla şekillenmiş yeni ve güçlü bir bilim dalı. Anılar ile tarihi, modern biyoloji ile davranış araştırmalarını sürükleyici bir anlatımla işleyen Belleğin Peşinde, Kandel’ın Nazi işgali altındaki Viyana’da geçen çocukluk günlerinden başlayıp, 20. yüzyılın önde gelen bilimcileriyle birlikte başardığı keşiflere yol alıyor. Kandel hem bireysel hem de bilimsel hayatında belleğin izinden giderken, okuru da bilimin renkli ve sürprizli dünyasıyla buluşturuyor.